27 Kasım 2006 Pazartesi

Multinational'da bir Bayram Sabahı

Business Causal pantalonumu yine ütüleyememiştim, acaba bundan dolayı, yıl sonu performans değerlendirmesinde benefitlerimde bir azalma olacak mıydı? Bizim team beni adam gibi evaluate edecek miydi? İşte kafamdaki bu tarz saçma sapan discussionlarla şirkete geldim.

Dur bir dakika....Identity kartımı unutmuşum. Shit...!. Ohhh come onnnnn...

Hemen girişteki deskten bizim team asistanı aradım. Sağolsun hemen back up sağladı. Deskten identityi okutup geçerken bir yandan security olarak görev yapan adamın, yıl sonunda tutturması gereken hedefleri, yetiştirmesi gereken bütçeleri, yazması gereken raporları, istemeyerek de olsa çıkması gerektiği akşam yemekleri, katılması gereken duygusuz toplantıları olmadığını, mutlu bir aile hayatı olduğunu, ve kendisine vakit ayırabildiğini düşündüm ve öykündüm.

Zihin coğrafyamda bu aralar muson iklimi hakimdi, dolayısıyla denizden karalara esen kuvvetli rüzgarlarla bir oraya bir buraya savruluyordum. Adeta instant denilen anlarda aynı anda hem ağlıyor hem de gülüyordum. Hem yapıyor, hem sorguluyordum. Dolayısıyla bu durum beni iyice salaklaştırmıştı... Birden bugünün free friday olduğunu hatırladım. Cemal, Hamit ve Ben, happy hour yapacaktık. Cemal ve Hamit'e freefriday de happy hour yapalım diye meeting request atmıştım, ama ben unutmuştum. Çünkü telefonumla bilgisayarımı yine senkronize etmemiştim... Neyse ki artık ofisteydim, notebookumdan bakabilirdim. Cemal hemen response verirken... Hamit vermemişti. .! Neden vermemişti açıkçası realize edememiştim. Yine kahvaltı etmeden çıkmıştım, kendime bir cafein yüklemesi yapıp, uykusuz geçen gecemin acısını vücudumdan çıkaracaktım. Ansızın karşımda Hamit'i gördüm, ağızını Coffee machine e dayamış kahve içmeye çalışıyordu, demek ki gerçekten cafein ihtiyacı top leveldaydı, gece alemlere akma alışkanlığı vardı, ama kendisini hiç bu kadar akışkan görmemiştim. Sonra hafifçe omuzuna dokundum. Ayakta duracak hali yoktu, adeta ruhunun emilmiş olduğu hissettim. Ben de muson iklimi hakimdi ama Hamit kesin Ice Age 2'deydi... "Hey buddy bugün happy hour a gelecek misin?" Olumsuz bir feedback verdi. Yıkılmıştım... En sevdiğim dostum beni yalnız bırakıyordu.. Çünkü O, aslında benden daha yalnızdı, içindeki güzellikleri buzulların altına gömmüş, hayatın anlamına dair en güzel ve basit organizmaları dondurmuştu...

O an anladım her şey yalan, yandan yemiş multinational ortamlarında...
Bırak bu işleri dedim ve akşama Fatih'e büryan yemeğe gittim, oradan Süleymaniye'ye geçtim. Süleymani'ye hinterlandında havadaki her toz zerreciğinin bendeki izdüşümünü hissederken, birden çekiç örs ve üzengi kemiklerim ahenk içerisinde raks etmeye başladılar, Akşam ezanını okunuyordu... Çekiç, örsü dövüyordu, üzengi şaha kalkıyordu, zihnimde iklimler değişiyordu...Kara görünmüştü ve güneş doğuyordu...

y=f(yuce)