29 Mayıs 2008 Perşembe

Dünden Sonra Yarından Önce Dijital Dünya

Sanal ve basılı medya ortamlarında hayli popüler olan “80lerde çocuk olmak” teması, insanı 80lerde dijital yaşamı düşünmeye itiyor. O yıllarda hayatımızdaki dijitallik; dört adet düğmesi olan siyah dijital saatler, asansörler, TV'nin açık olduğu kanalın numarasını gösteren dijital ekranı, elektronik deney setleri, uzun süren kafa ayarları ile cebelleştiğimiz ve kasetteki oyunun yüklenmesini beklediğimiz Commodore 64ler sonrasında Amiga ve Atari, asansörlerde karşılaştığımız dijital ekranlar, hesap makineleri, Kara Şimşek'in ön paneli vb. araçlardan ibaretti.

80lerde dijital ürünler, hayatımızın küçük bir parçası iken şimdi ise dijital dünyanın bizzat içerisinde yer alıyoruz.

Dijital Dünya Pasaportu: Internet

Dijital dünyanın bir bireyi olmak için bizlere pasaport imkanı veren Internet hayatımıza 1993 yılında girdi ve bizler de bu dünyanın doğrudan bir bireyi haline geldik. Türk Dil Kurumunun kullanımı ile Genel Ağ nam-ı diğer internet Dünya'yı saran ve merkezi olmayan, ağlardan oluşan bir ağ dizgesini temsil ediyor.

İnternet teknolojisi Türkiye'ye ilk olarak, 1987 yılında Ege Üniversitesi'nin öncülüğünde kurulan, Türkiye Üniversite ve Araştırma Kurumları Ağı ile geldi. 12 Nisan 1993'ite de Ankara-Washington arasında kiralık hatla kurulan bağlantı ile Türkiye internetle tanıştı.

90ların sonundan itibaren de internet, küresel olarak dünya gündeminde önemli bir yer teşkil etmeye başladı. Internet, iş dünyasının bir bileşeni haline geldi. Çeşitli şirketler kuruldu, büyük karlar elde edildi. Balon bir finansal yapı oluştu, bu finansal yapı ve medya birbirini karşılıklı olarak şişirdi ve sonunda balonlar bir bir patlamaya başladı. Ayakta durabilecek, gücü olan firmalar kaldı, diğerleri ise balon parçaları ile birlikte sağa sola savruldular. Issız bir adaya düştükleri ve farklı bir paralel evrende yaşadıkları rivayet edilir.

Günümüze geldiğimizde ise Internet yine çılgın gibi büyümeye devam ediyor ve bu büyüme de ciddi oranda tartışılıyor. “Yeni bir balon mu şişiyor? Yeni dalgada kurulan şirketler de iflas edebilir mi? İş dünyasına ve sosyal hayata dair etkileri ne olur?” Şeklinde sorular üretiliyor.

Internetin günümüzdeki tekrar hızlı yükselişi (ikinci dalga) bir balon mudur? Değil midir? Zaman gösterecek.


Her zaman için somut verilerle konuşmakta fayda var. comScore Networks'un kurucusu ve başkanı Gian Fulgoni'nin günümüz internet dünyasına dair vermiş olduğu istatistikler, büyüme söylemini destekler nitelikte gözüküyor.

comScore'ın istatistiklerine bakacak olursak, dünyada en fazla internet kullanıcısının bulunduğu ülke ABD ve ABD'de de 160 milyon internet kullanıcısı bulunuyor.

Bu rakam Çin'de 87 milyon olarak karşımıza çıkıyor ve Çin, bu rakamla dünyada en fazla internet kullanıcısına sahip ikinci ülke ünvanını alıyor.
Türkiye'de ise bu rakam 25 milyonlar civarında ve Türkiye de dünyada internet kullanıcı sayısında 16. Sırada yeralıyor.

ABD'deki internet kullanıcı sayısının bir ülkenin nüfusu olarak varsayarsak; bu ülke, 164.741.924 nüfuslu Pakistan'dan sonra dünyada 7. Sırada yer alan bir ülke olurdu.
2007 senesinde Amerikalılar internet üzerinde 148 milyar dolar harcadılar. 148 milyar doların 35 milyar doları sadece eBay platformunda harcanmış.

Çinliler de önümüzdeki 5 sene içerisinde ABD'deki internet kullanıcısı sayısını geçmeyi hedefliyorlar.

Digital Yaşamın en önemli aktörleri olan bizlerin, kendimizi, teknik bilgiye gerek olmadan internet ortamında tüm dünyaya ifade etmemiz için tasarlanmış olan bloglar da büyümesini sürdürüyor. Dünya çapında her 7.4 saniyede bir, bir blog oluşturuluyor ve her gün 400 000'in üzerinde blog girişi yapılıyor.

Sequo Capital başkanı Mark Kvamme'nin açıklamalarına bakacak olursak internet üzerinde halen ciddi bir e-Ticaret potansiyeli bulunuyor. Kore dünyada en ileri düzeyde geniş bant ve e ticaret penetrasyonu gösteren ülke olarak öne çıkıyor. Kore hükümeti, 2006 yılı itibariyle çoğu sektörün e-ticaret penetrasyonunun %30'lara ulaştığını ifade ediyor. Amerika'da ise bu oran halen tek haneli rakamlarda geziyor. İstatistiklere bakıldığında e-ticarette Asya egemenliğini bariz bir şekilde ön plana çıkıyor.

Sonuç olarak Internet kullanımının artışı gelişmekte olan ülkelere yayıldıkça, yenilikçi yeni uygulamalar ve iş modelleri gün yüzüne çıkmaya başlıyor. Bu yayılımda gelişmiş ülkelerin dünyasına ciddi manada değer katacak gibi duruyor.

Internet'in şu anki gelişiminin ve dönüşümünün tamamını 1995'teki gelişimi ile açıklamak ve benzer motivler aramak bizi ciddi hatalara itebilir. Çünkü 1995 ile günümüz arasında dijital dünyada anlamlı farklılıklar mevcut.

Günümüzde çok büyük, zengin ve sürekli nakit üreten Yahoo, Google, eBay, Microsoft ve AOL gibi aktörler mevcut. Bu aktörlerin büyüklüklerine büyüme hızları ile yetişmeye çalışan yetenekli çaylaklar Facebook, Skype, 'ta hemen sıkı takipteler. Ayrı tüm bu firmalar 1995'teki görece klasik medya/internet/teknoloji firmalarından çok daha farklı ve güçlüler.

2004 yılında yapılan O'Reilly ve MediaLive International tarafından organize edilen ve internet dünyasının başını çeken önemli şirketlerin de (Google, Yahoo, Msn, Amazon, Ebay…) katıldığı konferansta internetin geleceği masaya yatırıldı ve varılan ortak görüşte son yıllarda yaşanan gelişmeler ve trendlere bir tanım arandı. Yapılan toplantıların sonunda ise ortaya yeni bir kavram atıldı “Web 2.0”.

Tim O'Reilly, Web 2.0'ı şöyle tanımlamıştır: "Web 2.0 bilgisayar endüstrisinde internetin bir düzlem olarak ilerlemesiyle bir işletme devrimi ve bu düzlemin kurallarını başarı için anlamaya çalışmaktır. Bu kurallar arasında başlıcası şudur: Ağ etkilerini daha çok insanın kullanabilmesi için programlar kurmak."

Web 1.0 deneyimleri sayesinde Web 2.0 işleyişini belirliyorlar ve Web 3.0'a hazırlanıyorlar.
Dijital dünyaya seyahat için bize pasaport imkanı sağlayan Web 1.0'dan sonra oturma ve çalışma vizelerini Web 2.0 sağlıyor.


Web 2.0'ın ne olduğu ya da ne olmadığına dair derin tartışmalar özellikle küresel zeminde devam ediyor. Ancak Web 2.0 (veya adı her ne ise) teknolojisinin sosyal yaşamda, internet alışkanlıklarında ve dolayısıyla ekonomide bir dönüşüm oluşturduğu aşikar. Henüz ülkemizde çok fazla anlamlandırılamayan ekonomik dönüşüm boyutuna, Web 2.0'ın işe bakan yönüne İşletme 2.0 kavramına iyi odaklanmak lazım.

İşletme 2.0 çatısı altında, dönüşen, AR-GE, Planlama, Bilgi Yönetimi, Proje Yönetimi, Üretim, Pazarlama, Satış, Müşteri İlişkileri Yönetimi, Tedarik Lojistik ve İnsan Kaynakları fonksiyonlarını ve dönüşüm / değişimin bu yapılarda nasıl gerçekleştiği analiz edilmelidir.

Dijital Age'in çatısı altında Digital Yaşam'ın trendlerine özellikle pazarlama dünyasına dair; “analiz edilmelidir! Yapılmalıdır! İncelenmelidir!” dediklerimizi beraber inceliyor olacağız.

Sevgilerimle

Yüce Zerey

Digital Age Nisan 2008