24 Temmuz 2008 Perşembe

Sosyal Medya'da Markaların Yaptığı 6 Büyük Hata

Sosyal Medya dünyasında yaşanan başarı öyküleri markaların ağızlarını sulandırıyor. Ancak Sosyal Medya'da başarı öykülerinden ziyade başarısızlık öyküleri ile istatistiksel olarak daha fazla karşılaşıyoruz. Henüz dinamikleri yeni yeni oturan bir medya ile karşı karşıya olduğumuz için başarısızlık öyküleri ile de karşılaşmamız gayet doğal. Gözlemiyoruz, deniyoruz, ölçüyoruz ve bu süreci devam ettirerek öğreniyoruz. Sosyal Medya'da nasıl yoğurt yenileceğini görüyoruz.

Sosyal Medya'ya yeni giren ya da daha çok aktif olarak bulunmayı tercih eden markalar için daha erken girenlerin öğrendiklerinden bir "en çok yapılan hatalar" listesi yaparsak faydalı olacağını düşünüyorum. Hata yapan markalara ithafen:

1. Dinlemiyorsunuz!

Herşeyden önce markaların, Sosyal Medya'nın bir diyalog ortamı olduğunu kesinlikle unutmamaları gerekiyor. Süregelen muhabbetlere, diyaloglara marka olarak atlamamak, müdahil olmamak gerekiyor.

Öncelikle: "Ne konuşuluyor? Diyalog nasıl seyrediyor? Diyalogun dinamikleri neler? Ana yönlendirici aktörler kimler?" gibi soruların cevaplarını bulmak adına gözlem yapmak ve iyi bir dinleyici olmak gerekiyor. Tüm bunları düşünmeden hemen muhabbete atlayıp "Ben buyum şunu yaparım" dememek gerekiyor.

2. Yanlış Yerlere Yanlış Değerler Yüklüyorsunuz!

Markalar, herhangi bir yere, herhangi bir aktöre değer yüklerken (havuç verirken vs) kendileri için değerli olan kişi(lere), yerlere, diyaloglara öncelik veriyorlar. Markalar için değerli olan kişi(ler), yerler, diyaloglar çok göreceli bir kavram. Burada asıl önemli olan markalar için değerli olandan ziyade, markaların müşterileri için değerli olan kişi(ler), yerler, online arkadaşlar, diyaloglardır. Markalar kendilerini müşterinin yerine koyarak, eğer bu eleman benim en değerli online arkadaşım olsaydı ben bu adama değer katabilmek için ne söylemeliyim? Ne yapmalıyım? sorularının cevaplarını aramalılar. Öncelikle değer atfedilecek mecranın iyi belirlenmesi gerekiyor akabinde de nasıl değer katılacağının iyi belirlenmesi gerekiyor.

3. Çakma Karakterler Oluşturuyorsunuz!

Büyük markaların öncelikle Myspace'te kendilerine yerler açmasıyla, çakma kullanıcılar oluşturmasıyla popülerliğini arttıran bu konu oldukça ses getirdi. Markaların, insanların, manipüle edilen içeriklerden, sahte kişiliklerden hoşlanmadığını ön kabul olarak almaları gerekiyor. Çünkü kullanıcılar gerçekten salak değiller ve belli bir süre sonra bu manipulasyonları kolaylıkla anlıyorlar ve anladıklarını hızlıca yayıyorlar. Bu bağlamda markalar da hızlı bir şekilde zarar görüyorlar.

4. Geleneksel Medyanın Kuralları ile Sosyal Medya Maçına Çıkıyorsunuz!

Markaların beta testerlara, basın mensuplarına yaptıkları gibi basın bültenleri göndermeleri, davetiye göndermeleri, tek taraflı mesaj göndermeleri (Al mesaj bu, anladın sen demeleri) Sosyal Medya maçlarında tamamiyle penaltıya tekabül ediyor. Markaların iyi kalecileri (iyi bütçeleri, büyük marka değerleri varsa) varsa buyursunlar sürekli penaltı yaptırsınlar ama uzun vadede kaybeden yine onlar olacaklardır. Sosyal Medya maçının temelinde diyalog, müşteri ile bütünleşme, dinleme, destek verme, müşteriye ürettirme, kontrol edilen ama kontrol edilmeyen sonsuz özgürlük vermek var.

5. Network Oluşturmada Çok Geç Kalıyorsunuz!

Sosyal Medya özünde ilişki, network odaklı bir medya. Bu bağlamda markalar Sosyal Medya düzleminde başarılı olmak istiyorlarsa, başarılı networkler inşa etmeleri gerekiyor. Ancak bu networkleri çıkardıkları ürünlerle, mikrositelerle, kampanya siteleri ile değil daha öncesinde inşa etmeleri gerekiyor. Böylece yeni çıkardıkları ürün, site, kampanya vs de kolaylıkla kullanıcılar tarafından anlamlandırılabilsin.

6. Yatırım Yapmıyorsunuz!

Nasıl tohum atmadan hasat toplayamazsanız, Sosyal Medya'da da yatırım yapmadan istediğiniz nitelikte anlamlı sonuçlar alamazsınız. Sosyal Medya bütçeleri diğer bütçeler ile karşılaştırıldığına miktar olarak çok düşük olabilir. Ancak Sosyal Medya'ya yapılan ciddi yatırımların karşılığı da beklenenin ötesinde oluyor.

Yüce Zerey